NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ عَنْ
زَيْدِ بْنِ
أَسْلَمَ
عَنْ عَطَاءِ
بْنِ يَسَارٍ
عَنْ أَبِي
رَافِعٍ
قَالَ اسْتَسْلَفَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بَكْرًا
فَجَاءَتْهُ
إِبِلٌ مِنْ
الصَّدَقَةِ
فَأَمَرَنِي أَنْ
أَقْضِيَ
الرَّجُلَ
بَكْرَهُ
فَقُلْتُ
لَمْ أَجِدْ
فِي
الْإِبِلِ
إِلَّا جَمَلًا
خِيَارًا
رَبَاعِيًا
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَعْطِهِ
إِيَّاهُ
فَإِنَّ
خِيَارَ
النَّاسِ أَحْسَنُهُمْ
قَضَاءً
Ebû Râfi'in şöyle dediği
rivayet edilmiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) genç
bir deve borç almıştı. Kendisine, sadaka develeri geldi. Bana, (alacaklı)
adam'a genç devesini ödememi emretti. Ben Efendimize: "Develer arasında
altı yaşını doldurmuş güzel bir deveden başkasını bulamadım" dedim. Bunun
üzerine Peygameber Efendimiz:
"Adam'a onu ver,
şüphesiz insanların en hayırlısı borcunu en iyi şekilde ödeyendir."
buyurdu.
İzah:
Müslim, müsâkat;
Tirmizî, buyu'; Nesâî, buyu'; İbn Mâce, ticârât; Dârimî, buyu'; Muvatta, buyu';
Ahmed b. Hanbel, VI, 375, 390.
Hadisin ravisi Ebu
Râfi', Hz. Nebi (s.a.v.)'in azatlisıdır.
Tercemeye "genç
deve" diye geçtiğimiz
"bekr" kelimesi, beş yaşından daha küçük olan develer için
kullanılan bir tabirdir. Sarihler bunu "Nasıl insanın küçüğüne çocuk
denilirse, devenin küçüğüne de bekr denilir" şeklinde izah etmektedirler.
Demek ki, "bekr" belirli bir yaştaki değil, bir yaş grubundaki
develerin-ortak adıdır.
Araplar deveye son
derece önem verirlerdi. Buna paralel olarak, ona birçok isimler vermişler;
deveyi her yaşta ayrı adlarla adlandırmışlardır. Bunları şöyle gösterebiliriz:
Süt emen deve yavrusu:
Huvar,
Sütten kesilen deve
yavrusu: Fasıl,
2 yaşına girmiş erkek
deve yavrusu: İbnü mehâd,
2 yaşına girmiş dişi
deve yavrusu: Binti mehâd,
3 yaşına girmiş erkek deve yavrusu: İbnü
lebûn, .
3 yaşına girmiş dişi deve yavrusu: Binti lebûn,
4 yaşına girmiş erkek deve yavrusu: Hıkk,
4 yaşına girmiş dişi deve yavrusu: Hıkka,
5 yaşına girmiş erkek deve yavrusu: Ceza', .
5 yaşma girmiş dişi deve yavrusu: Cezea,
6 yaşına girmiş erkek
deve yavrusu: Seniy,
6 yaşına girmiş dişi deve yavrusu: Seniyye,
7 yaşma girmiş erkek deve yavrusu: Rabâî,
7 yaşına girmiş dişi
deve yavrusu: Rabâiye,
8 yaşma girmiş deve yavrusu: Sedis,
9 yaşına girmiş deve yavrusu: Bâz'il,
10 yaşına girmiş deve yavrusu: Muhallef.
Hadiste; Hz.
Peygamebr'in birisinden borç olarak genç bir deve aldığı ve bunu zekât olarak
gelen develerden fakat daha iyisiyle ödediği ifade edil-. mektedir.
Hz. Nebi'in bu hayvanı
kendisi için mi yoksa başkaları adına mı aldığı konusunda bir açıklık yoktur.
Âlimlerin bu konudaki görüşleri de birbirine uymamaktadır.
Aliyyü'1-Kârî,
Şerhu's-Sünne'de; "Hadis, devlet başkanının fakirler için borç almasının
caiz.olduğuna işaret eder" dendiğini nakleder. Bu ifade Hz. Nebi'in deveyi
fakir müslümanlar için borç aldığına işaret etmektedir.
Nevevî ise, "Zekât
mallarını başkasına teberru olarak vermek caiz olmadığına göre, nasıl olmuş da
Hz. Nebi aldığı borcu, zekât develerinden fazlasıyla ödemiştir"
şeklindeki muhtemel bir itiraza cevap verirken şöyle der: "Hz. Nebi
(s.a.v.), genç deveyi kendisi için ödünç almıştı. Sonra zekât develerinden
birisini satın aldı ve borcunu ödedi. Ebû Hureyre'nin rivayetindeki, onun için
bir deve satın alıp alacaklıya verdiler, şeklindeki ifade de buna delâlet
eder."
Görüldüğü gibi Nevevî
Hz. Nebi'in genç deveyi kendisi için satın aldığı görüşündedir.
Hz. Nebi'in deveyi
kendisi için borç alıp bunu ihtiyaç sahiplerine vermiş olması da mümkündür.
Hadisin zahiri, hayvan
borç alıp vermenin caiz olduğuna delâlet etmektedir. Evzaî, Leys, İmam Mâlik,
İmam Şafiî ve Ahmed b. Hanbel bu görüştedirler.
Hanefîlere göre, sadece
para ve mislî olan mallar borç verilebilir.
Mislî mal; piyasada
misli bulunan, telef edildiğinde kıymeti değil misli ile tazmin olunan
mallardır. Bunlar; mekîl (ölçekle alınıp satılan mallar), mevzun (tartı ile
alınıp satılan mallar) ve ceviz, yumurta gibi büyüklük'leri birbirlerine çok
yakın olan aded-i mütekarib mallardır.
Hanefîler tu
sayılanların dışındaki mallarda borç alıp vermeyi kabul etmezler. Çünkü bu
adaletli bir ödemeye imkân vermez. Hayvan da borç olarak verilmesi caiz
olmayan mallardandır.
Nevevî, bu hadislerin Hanefîler
aleyhine delil olduğunu, delil olmadan nesh davasının kabul edilemeyeceğini
söyler.
Hanefî âlimleri; Hz.
Nebi’in hayvan ödünç aldığına delâlet eden hadislerin mensuh (hükmünün
kaldırılmış) olduğunu ve nesh davasının delilsiz olmadığını söylerler. Tahavî,
Meâni'1-Âsâr adındaki eserinde, hayvanı borç vermenin caiz olmadığına işaret
eden bazı hadisler rivayet eder. Bunların bir iki tanesini verelim:
İbn Abbas (r.anhüma)
şöyle der: "Hz. Nebi (s.a.v.) veresiye olarak hayvan mukabilinde satmayı
nehyetti."[Şerhli Meâni’l-Âsâr, IV, 60. Bu hadis 3356 numarada
gelecektir.]
Câbir (r. anh) şöyle
demiştir:
"Rasîilullah
(s.a.v.) -peşin olarak- iki hayvanı bir hayvan karşılığında satmakta bir beis
görmez, fakat veresiye olarak satışını kerih görürdü."[Şerhu Meâni’l-Âsâr,
IV, 60.]
Tahavî; bu hadislerin,
hayvanı hayvan mukabilinde veresiye olarak satmayı caiz addeden hadisleri
neshettiğini, hayvanı ödünç almanın da aynı hükümde olduğunu söyler. Tahavî
daha sonra, karşı görüş sahipleri tarafından ileri sürülen bazı itirazlara
işaret ederek bunları cevaplandırır.
Hadis-i şerifin delâlet
ettiği diğer bir konu da şudur:
Borç alan kişi, borcunu
aldığından daha üstün bir şekilde ödeyebilir. Çünkü Hz. Nebi borç olarak genç
bir deve almış ve bunu yedi yaşına girmiş iyi bir deve ile ödemiştir.
"Bekr" denilen genç deve, yedi yaşına giren deveye nisbetle daha az
değerlidir. Üstelik bu iyi bir davranıştır, müstehaptır. Üstünlük borcun
mikdarı yönünden olabileceği gibi, kalitesi yönünden de olabilir. Meselâ, 1000
TL. borç alan bir kimse, borcunu 1100 TL olarak verebilir. Yine ikinci kalite
buğday borç alan, borcunu öderken birinci kaliteden ödeyebilir. Ancak burada
önemli olan, bunun borç verme esnasında şart koşulmamış olmasıdır. Borç
alınırken borcu daha fazlasıyla veya daha iyisiyle ödemek ya da borçlunun
alacaklıya fayda temin edecek başka bir şeyi yapması şart koşulursa bu caiz
değildir, faizdir. Nebi Efendimiz bir hadisinde, "Menfaat sağlayan her
türlü borç faizdir" buyurmuştur.[Suyutî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 94.]
İmam Mâlik'e göre; şart
koşulmamış bile olsa borcu mikdar olarak fazlasıyla ödemek caiz değildir.
Hadisteki, "İnsanların en hayırlısı, borcunu en iyi şekilde
ödeyendir" cümlesi, İmam Mâlik'e karşı delil olarak ileri sürülmüştür.
Hattâbî, bu hadisin ayrıca;
sene dolmadan önce zekâtı vermenin cevazına delâlet ettiğini söyler. Bu mesele
"Zekât" konusunda işlenmiştir.